Yaşam

Kadın Liderler

Tarih Boyunca Kadın Liderler: İlham Veren Hikayeler

Tarihe Damgasını Vuran Kadınlar

Kadın Liderler

Kadınlar tarih boyunca, politikadan bilime, sanattan iş dünyasına kadar birçok alanda liderlik etmişlerdir. İşte bu ilham veren hikayelerden bazıları:

Cleopatra (M.Ö 69-30)

Kadın Liderler
Kadın Liderler

 

Cleopatra VII, genellikle sadece Cleopatra olarak anılan, M.Ö. 51’den 30’a kadar Mısır’ın son aktif kraliçesi ve Ptolemaios Hanedanı’nın son hükümdarıdır. Cleopatra, antik dünyada özellikle politik liderliği, diplomasi yeteneği ve kültürel etkisiyle tanınmıştır.

Cleopatra, Yunan kökenli olan ve M.Ö. 305’ten M.Ö. 30’a kadar Mısır’ı yöneten Ptolemaios Hanedanı’nın bir üyesiydi. Ancak Cleopatra, halkıyla bağlantı kurmak için anadili olan Yunanca yanında Mısırca da konuşan ilk Ptolemaios hükümdarı oldu.

Cleopatra’nın saltanatı, çalkantılı bir dönemde geçti ve hükümeti, özellikle Romalı liderler Julius Caesar ve Marcus Antonius ile olan ilişkileri nedeniyle karmaşıktı. M.Ö. 48’de Cleopatra, Julius Caesar’la bir ittifak kurdu ve bu ittifak, onun Mısır tahtını geri kazanmasını sağladı. Daha sonra Marcus Antonius’la birlikte Romalı rakiplerine karşı bir ittifak kurdu ve bu, onların çocukları ve Mısır’ın Roma İmparatorluğu üzerindeki etkisini artırdı.

Cleopatra, Mısır’ın Roma İmparatorluğu tarafından ele geçirilmesinin ve Ptolemaios Hanedanı’nın sonunun hemen öncesinde yaşadığı için genellikle “Mısır’ın son Kraliçesi” olarak anılır. Kendi hayatını sona erdirdiği düşünülmektedir, M.Ö. 30’da öldü ve bu, Mısır’ın bir Roma eyaleti haline gelmesine yol açtı.

Cleopatra, güzelliği ve erkekleri baştan çıkarma yeteneği ile tanınmasına rağmen, tarihçiler genellikle onun politik zekası, karizması ve Mısır’ın kültürel ve politik etkisini genişletme yeteneğine odaklanır. Tarih boyunca, Cleopatra’nın hayatı ve hükümeti, birçok roman, film ve sanat eserinin konusu olmuştur.

Joan of Arc (1412-1431)

Kadın Liderler
Kadın Liderler

Joan of Arc (Jeanne d’Arc), 15. yüzyılda yaşamış, Fransa’nın İngiltere’ye karşı Yüz Yıl Savaşları’ndaki zaferlerinde önemli bir rol oynamış kahraman ve mistik bir figürdür.

Joan, 1412’de doğdu ve genç yaşta dini görüntüler ve sesler gördüğünü iddia etti. 17 yaşında, bu gördüğü rüyaların ona Fransa’yı İngiliz işgalinden kurtarma görevini verdiğini söyledi. Kırsal bir köyde yaşayan genç bir çoban kız olmasına rağmen, 1429’da Fransız tahtının varisi Charles VII’yi bulmayı başardı ve ona ordusunu komuta etme fırsatını verdi.

Joan’ın liderliği altında, Fransızlar Orléans kuşatmasını kırdılar – bu, Yüz Yıl Savaşları’nda önemli bir dönüm noktası oldu. Joan, Charles’ın Reims Katedrali’nde kral olarak taç giyme törenine katıldı ve bu olay, Charles’ın meşru hükümetini sağlamlaştırdı.

Ancak, Joan 1430’da İngilizlere yakalandı ve Burgonya Dükü tarafından yakalandıktan sonra İngilizlere teslim edildi. Bir dizi mahkeme sonucunda, Joan dinsel sapkınlıkla suçlandı ve 1431’de yakılarak öldürüldü. Ancak, ölümünden 25 yıl sonra, bir başka dini mahkeme Joan’ın masumiyetini ilan etti ve onu bir şehit olarak tanıdı.

1920’de, Joan of Arc, Katolik Kilisesi tarafından aziz ilan edildi ve Fransa’nın milli simgelerinden biri olarak kabul edildi. Tarih boyunca, Joan’ın cesareti, inancı ve liderliği birçok insan için ilham kaynağı oldu ve hikayesi sayısız kitapta, filmde ve sanat eserinde tasvir edildi.

Kraliçe Elizabeth I (1533-1603)

Kadın Liderler
Kadın Liderler

Kraliçe Elizabeth I, 1558’den 1603’teki ölümüne kadar İngiltere ve İrlanda’nın hükümdarıydı. İngiltere’nin “Bakire Kraliçesi” olarak da bilinen Elizabeth, İngiltere’nin Tudor Hanedanı’ndan son hükümdardı.

Elizabeth, Kral VIII. Henry ve ikinci karısı Anne Boleyn’in kızıydı. Anne, Elizabeth daha küçükken idam edildi ve Elizabeth genç yaşta tahtın varisi oldu. Ancak, Elizabeth tahta çıkmadan önce İngiltere, dini ve politik çalkantılarla boğuşan zorlu bir dönemden geçti.

Elizabeth, tahta çıktığında İngiltere’yi dini bölünmeler ve ekonomik sorunlarla karşı karşıya buldu. Ancak, hükümeti boyunca, İngiltere, bilim, sanat ve keşiflerde büyük bir gelişme gösterdi – bu dönem genellikle “Elizabeth Çağı” olarak anılır. Shakespeare ve Marlowe gibi yazarlar bu dönemde eserlerini yazdılar.

Politik olarak, Elizabeth, özellikle İspanya Armadası’nı yenme başarısıyla tanınır. Ayrıca, tahta çıktığında İngiltere’nin içinden geçtiği dini bölünmeleri büyük ölçüde hafifletmeyi başardı.

Elizabeth, evlenmedi ve çocuğu olmadı, bu yüzden “Bakire Kraliçe” olarak anılır. Ölümü üzerine, taht İskoçya Kralı I. James’e geçti ve bu, İngiltere ve İskoçya’nın birleşmesine yol açtı.

Elizabeth I, hem güçlü bir hükümdar hem de etkili bir kadın lider olarak tarihe geçti. O, İngiltere’nin en çok tanınan ve en çok kutlanan hükümdarlarından biri olarak kabul edilir.

Susan B. Anthony (1820-1906)

Kadın Liderler
Kadın Liderler

 

Susan B. Anthony, Amerikalı bir kadın hakları aktivisti ve sosyal reformcudur. Amerika Birleşik Devletleri’nde kadınlara oy hakkı verilmesinde büyük bir rol oynayan liderlerden biri olarak kabul edilir.

Anthony, 1820’de Massachusetts’te doğdu ve genç yaşta aktivizm ve reforma ilgi duymaya başladı. Alkol karşıtı ve köleliğin kaldırılması hareketlerinde aktif bir rol aldı.

Anthony, 1851’de Elizabeth Cady Stanton ile tanıştı ve birlikte kadın hakları hareketinde lider roller üstlendiler. Anthony ve Stanton, Amerikan Kadınlar Sufragist Birliği’ni (American Women’s Suffrage Association) kurarak ve bir dizi devlet ve ulusal düzeyde kampanyalar düzenleyerek kadınların oy hakkı için mücadele ettiler.

Anthony, özellikle 1872’de federal seçimlerde oy kullanma girişiminde bulunduğunda ulusal dikkat çekti. Bu eylem, yasadışı olduğu gerekçesiyle tutuklanmasına ve para cezasına çarptırılmasına yol açtı, ancak bu olay, kadınların oy hakkı mücadelesine önemli bir ivme kazandırdı.

Susan B. Anthony, 1906’da öldü ve Amerika Birleşik Devletleri’nde kadınlara tam oy hakkı veren 19. Anayasa Değişikliği’nin kabulünü görmek için yaşamadı. Ancak, bu değişiklik genellikle “Susan B. Anthony Değişikliği” olarak anılır ve onun anısını yaşatır. Anthony’nin aktivizmi ve cesareti, Amerikan kadın hakları hareketinin tarihinde önemli bir rol oynar ve hala bugün ilham verir.

Marie Curie (1867-1934)

Marie Curie, bilim tarihindeki en önemli figürlerden biridir. Radyoaktivite üzerine yaptığı öncü çalışmalar, modern fizik alanını şekillendirdi ve tıp, özellikle kanser tedavisi üzerinde derin bir etkisi oldu.

Marie Curie, 1867’de Polonya’nın Varşova kentinde doğdu. Öğrenme hakkını engelleyen zor koşullara rağmen, Curie üstün bir öğrenciydi. 1891’de Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’ne gitmek için Polonya’yı terk etti.

Paris’te, Curie bilim eğitimi aldı ve 1895’te Pierre Curie ile evlendi. Çift, radyoaktivite üzerine araştırma yaparak bilim dünyasında birlikte çalıştı. 1898’de, Marie ve Pierre Curie, radyoaktif elementler polonyum ve radyum’u keşfettiler.

Marie Curie, 1903’te radyoaktivite çalışmaları nedeniyle Nobel Fizik Ödülü’nü kazandı ve bu ödülü kazanan ilk kadın oldu. Bu ödülü kocası Pierre ve fizikçi Henri Becquerel ile paylaştı. 1911’de, radyum ve polonyum üzerine çalışmaları için Nobel Kimya Ödülü’nü kazandı ve bu onu iki Nobel Ödülü kazanan ilk kişi yaptı.

Bunun yanı sıra, Marie Curie ayrıca radyoloji için mobil birimler olan “Küçük Curies”i kurdu. Bu birimler, I. Dünya Savaşı sırasında yaralı askerlere yerinde röntgen hizmetleri sağladı.

Marie Curie, 1934’te uzun süreli radyasyon maruziyetinin neden olduğu aplastik anemi nedeniyle öldü. Ancak, onun keşifleri ve çalışmaları, modern bilim ve tıp üzerinde kalıcı bir etkisi oldu ve o, kadınlar için bilimde öncü bir figür olarak kalmaya devam etti.

Eleanor Roosevelt (1884-1962)

Kadın Liderler
Kadın Liderler

Eleanor Roosevelt, Amerikalı bir politik figür, diplomat ve aktivisttir. ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt’un eşi olarak, First Lady olarak görev yaptığı 1933’ten 1945’e kadar Roosevelt Yönetimi’nde önemli bir rol oynadı ve bu dönem boyunca sivil haklar, kadın hakları ve insan hakları konularında aktif bir savunuculuk yaptı.

Eleanor Roosevelt, 1884’te New York’ta doğdu. Genç yaşta anne ve babasını kaybetti ve büyükannesinin yanında büyüdü. 1905’te Franklin D. Roosevelt ile evlendi ve beş çocukları oldu.

Eşi başkanlık görevine gelene kadar, Eleanor birçok sivil toplum örgütünde görev aldı ve kadın hakları ve sosyal reform konularında aktif bir rol oynadı. Franklin’in 1921’de polioya yakalanmasının ardından, eşi adına birçok kamusal görevi üstlendi ve politikada kendi ismini yapmaya başladı.

First Lady olarak Eleanor, geleneksel First Lady rollerinin ötesine geçti. Kendi basın toplantıları düzenledi, bir köşe yazarı oldu, radyo programları yaptı ve kamusal işlerle doğrudan ilgilendi. Özellikle II. Dünya Savaşı sırasında, askerlerin hakları ve refahı konularında aktif bir savunuculuk yaptı.

Franklin’in 1945’teki ölümünden sonra, Eleanor Roosevelt uluslararası sahnede önemli bir figür haline geldi. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirisi’nin hazırlanmasında öncü bir rol oynadı ve bu belge, dünya çapında insan haklarının tanınmasında önemli bir adım oldu.

Eleanor Roosevelt, 1962’de öldü, ancak o, sosyal adalet konularında bir lider ve öncü olarak kalıcı bir etki bıraktı. Kendi başına etkileyici bir figür olan Eleanor, kadınların politikada ve toplumda etkin bir şekilde yer almasına yardımcı oldu.

Golda Meir (1898-1978)

Kadın Liderler
Kadın Liderler

Golda Meir, İsrail’in dördüncü Başbakanı olarak görev yapan ve tarihteki ilk kadın başbakanlardan biri olan etkileyici bir figürdür. Ukrayna’da doğdu ve genç yaşta Amerika’ya göç etti, ancak daha sonra İsrail’in kuruluş sürecine aktif olarak katılmak için Filistin’e taşındı.

Amerika’da, Meir eğitimini tamamladı ve öğretmenlik yaptı. 1921’de kocasıyla birlikte İsrail’e (o zamanlar Filistin Mandası) taşındı ve orada bir kibbutzda yaşadı. Hızlı bir şekilde politikaya girdi ve 1948’de İsrail Devleti’nin kuruluşuna yol açan olayları takip eden dönemde önemli bir rol oynadı.

Meir, İsrail’in kuruluşunun ardından çeşitli hükümet pozisyonlarında görev yaptı. 1949’da milletvekili olarak seçildi ve 1956’dan 1965’e kadar Dışişleri Bakanı olarak görev yaptı. 1969’da Başbakan olarak göreve başladı ve bu görevi 1974’e kadar sürdürdü.

Başbakan olarak, Meir dikkate değer bir liderlik sergiledi ve İsrail’in güvenliği ve refahı için çalıştı. İsrail-Arap çatışmasında önemli bir dönem olan Yom Kippur Savaşı sırasında liderlik yaptı. 1974’te sağlık sorunları nedeniyle istifa etti ve 1978’de öldü.

Golda Meir, dünya politikasında önemli bir kadın figürdür ve kararlı liderliği ve güçlü iradesi ile hatırlanır. Bir kadın olarak, Meir aynı zamanda cinsiyet kalıplarını kıran ve politikada daha fazla kadın liderliği için yol açan bir öncü oldu.

Rosa Parks (1913-2005)

Rosa Parks, Amerika Birleşik Devletleri’nde ırk ayrımcılığına karşı savaşan önemli bir figür ve sivil haklar aktivisti idi. Onun direnişi, sivil haklar hareketindeki büyük bir dönüm noktası olan Montgomery Otobüs Boykotu’nu tetikledi.

Rosa Parks, 1913’te Alabama, Tuskegee’de doğdu. 1955’te, Montgomery, Alabama’daki bir otobüste beyaz bir adamın önünde oturmayı reddederek, ırk ayrımcılığına karşı sembolik bir eylemde bulundu. Bu, o zamanlar Alabama’daki yerel yasaların bir ihlaliydi ve Parks hapsedildi.

Parks’ın eylemi, Martin Luther King Jr. tarafından yönetilen 381 günlük Montgomery Otobüs Boykotu’nu başlattı. Bu boykot, ABD’nin Güneyindeki yerel ve eyalet seviyesindeki ırk ayrımcılığı yasalarına karşı kamusal bir direniş eylemiydi ve sonunda bu tür yasaların kaldırılmasına yol açtı.

Rosa Parks’ın direnişi ve sonraki boykot, Amerika’daki sivil haklar hareketinin hız kazanmasına yardımcı oldu ve ırk eşitliği için mücadelede önemli bir dönüm noktası oldu. Rosa Parks, sivil haklar hareketindeki bu önemli rolü nedeniyle “sivil hakların annesi” olarak anılır.

Parks, hayatının geri kalanında insan hakları ve eğitim konularında çalışmaya devam etti. 2005 yılında öldüğünde, Amerika tarihinde Kongre’nin Rotundası’nda anılan ilk kadın oldu. Parks’ın cesareti ve kararlılığı, hala birçok insan için ilham kaynağıdır ve onun mirası, Amerika’daki sosyal adalet mücadelesinde sürekli bir sembol olarak kalır.

Indira Gandhi (1917-1984)

Kadın Liderler
Indira Gandhi (1917-1984)

Indira Gandhi, Hindistan’ın ilk ve şimdiye kadarki tek kadın başbakanıdır. 1966’dan 1977’ye ve daha sonra 1980’den 1984’e kadar başbakanlık görevinde bulunan Gandhi, Hint politikasında etkili ve bölünmüş bir figürdür.

1917’de Allahabad’da doğan Indira, Hindistan’ın ilk Başbakanı Jawaharlal Nehru’nun kızıydı. Gençliğinde, babası ve diğerleriyle birlikte Hindistan’ın Britanya’dan bağımsızlığını elde etmek için mücadele etti. 1942’de bağımsızlık aktivisti Feroze Gandhi ile evlendi (Feroze ve Indira’nın soyadlarının benzerliği tesadüftür ve Mahatma Gandhi ile akrabalıkları yoktur).

Indira, babasının başbakanlık dönemi boyunca siyasete katıldı ve 1959’da Hindistan Ulusal Kongresi’nin başkanı olarak seçildi. 1966’da babasının ölümünün ardından, o da başbakan oldu.

Başbakanlık döneminde, Gandhi sosyal reformları teşvik etti, ancak aynı zamanda otoriter eğilimler sergiledi. 1975’te, yolsuzluk iddialarının ardından yargılanmasına karşı çıkmak için “acil durum” ilan etti ve bu dönem, sansür ve politik baskının arttığı bir zaman olarak hatırlanıyor. Acil durum, Gandhi’nin 1977’deki seçim yenilgisiyle sona erdi, ancak 1980’de başbakan olarak geri döndü.

1984’te, Sikh ayrılıkçılar tarafından öldürüldü ve oğlu Rajiv Gandhi görevi devraldı. Indira Gandhi’nin liderliği, özellikle acil durum dönemi olmak üzere Hindistan’ın modern tarihinde tartışmalı bir dönemdir. Ancak, Hindistan’da ve dünya çapında önemli bir kadın lider olarak kalıcı bir etkisi oldu.

Katherine Johnson (1918-2020)

Kadın Liderler
Katherine Johnson (1918-2020)

Katherine Johnson, Amerikalı bir matematikçi ve NASA’da bir “insan bilgisayar” olarak görev yapan öncü bir figürdür. Uzay uçuşu hesaplamalarında kritik bir rol oynadı ve ırk ve cinsiyet ayrımcılığına karşı bir sembol oldu.

1918’de Batı Virginia’da doğan Johnson, genç yaşta bir matematik dahisiydi. 1937’de Batı Virginia Devleti’nden mezun olduktan sonra, bir öğretmen olarak çalıştı ve daha sonra Amerika’nın II. Dünya Savaşı sırasındaki savunma çabalarını desteklemek için açılan Ulusal Danışma Komitesi için Uçaklar (NACA) adlı kuruluşta bir işe başladı.

NACA’da, ve daha sonra NASA’da, Johnson ve diğer kadınlar, uzay uçuşları için önemli hesaplamaları yapmakla görevlendirildi. Johnson, özellikle 1961’deki Alan Shepard’ın uçuşu ve 1969’daki Apollo 11 Ay görevi dahil olmak üzere bir dizi tarihi uzay uçuşunda kritik bir rol oynadı.

Johnson, 33 yıl boyunca NASA’da çalıştı ve 1986’da emekli oldu. 2015’te, Amerika Birleşik Devletleri’nin en yüksek sivil onur ödülü olan Başkanlık Özgürlük Madalyası’na layık görüldü. Johnson’ın hayatı ve kariyeri, 2016 filmi “Hidden Figures”de canlandırıldı.

2020’de ölen Katherine Johnson, bilim ve matematikte bir öncü ve ırk ve cinsiyet eşitliği için bir simge olarak hatırlanıyor. O, kadınların ve azınlıkların STEM alanlarında başarıya ulaşabileceğini gösterdi ve birçok genç bilim insanı ve mühendis için bir ilham kaynağı oldu.

Margaret Thatcher (1925-2013)

Kadın Liderler
Margaret Thatcher (1925-2013)

Margaret Thatcher, Birleşik Krallık’ın 1979’dan 1990’a kadar başbakanlık yapan ilk ve şu ana kadar tek kadın başbakanıydı. “Demir Leydi” olarak bilinen Thatcher, hükümetteki kariyeri boyunca güçlü bir liderlik sergiledi ve politikaları, Thatcherizm olarak bilinen ideolojik bir hareketi doğurdu.

1925’te İngiltere’nin Lincolnshire bölgesinde doğan Margaret Thatcher, kimyager olarak eğitildi ve II. Dünya Savaşı sırasında çalıştı. Daha sonra hukuk okudu ve 1959’da Finchley’den Muhafazakar Parti milletvekili olarak seçildi.

1970’lerde, Thatcher Muhafazakar Parti’nin lideri oldu ve 1979’da İşçi Partisi’ni yenerek başbakan oldu. Hükümeti, sıkı mali politikalar, özelleştirme, sendikaların gücünün azaltılması ve ulusal hükümetin yetkilerinin azaltılması gibi politikaları benimsedi. Bu politikalar, onun döneminde ekonomik dönüşüm ve sosyal değişikliklere yol açtı.

1982’deki Falkland Savaşı sırasında, Thatcher, Birleşik Krallık’ın Arjantin’e karşı zaferini yönetti. Ancak, politikaları nedeniyle hem yurt içinde hem de yurt dışında tartışmalı bir figür oldu.

1990’da, Muhafazakar Parti içindeki bir liderlik mücadelesi sonucunda başbakanlık görevinden istifa etti. 2013’te öldüğünde, Thatcher, Birleşik Krallık’ın en uzun süre görev yapan başbakanıydı ve hükümetindeki hizmeti, Britanya politikasında kalıcı bir etki bıraktı.

Margaret Thatcher, güçlü bir lider ve etkili bir politikacı olarak hatırlanıyor. Ayrıca, kadınların politikada ve liderlik rollerinde başarıya ulaşabileceğini gösteren bir öncü oldu.

Ellen Johnson Sirleaf (1938-günümüz)

Kadın Lİderler
Ellen Johnson Sirleaf (1938-günümüz)

Ellen Johnson Sirleaf, Liberya’nın 24. ve 2018’e kadar görev yapmış son başkanıdır ve ayrıca Afrika’nın seçilmiş ilk kadın devlet başkanıdır. Sirleaf, 2005’te başkan olarak göreve başladı ve 2011’de yeniden seçildi, toplamda iki dönem boyunca hizmet verdi. Aynı yıl, kendi ülkesinde ve dünya çapında kadınların hakları ve barış için yaptığı çalışmalar nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.

1938’de Monrovia, Liberya’da doğan Sirleaf, genç bir yetişkin olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti ve burada ekonomi alanında ileri derecede eğitim aldı. Daha sonra Liberya’ya döndü ve William Tolbert hükümetinde Maliye Bakanı olarak görev yaptı.

Ancak 1980’de, bir askeri darbe Tolbert’i devirdi ve Sirleaf sürgüne gönderildi. 1985’te ülkesine döndü ve başkanlık için seçimlere girdi, ancak hileli bir seçim sonucu yenildi ve hapse atıldı. Bir kez daha sürgüne gönderildi ve ancak 2003’teki ikinci bir darbeyle yönetime son verildikten sonra Liberya’ya dönebildi.

2005’teki seçimleri kazanarak Sirleaf, Afrika’nın seçilmiş ilk kadın başkanı oldu. Görev süresi boyunca, ülkesinin savaş sonrası toparlanmasına ve ekonomik büyümesine liderlik etti. Ayrıca kadın haklarını ve eğitimini teşvik etti.

2011’de, Sirleaf ve iki diğer kadın lider – Leymah Gbowee ve Tawakkul Karman – “kadınların güvenlik, barış müzakereleri ve kadın haklarının tam katılımına yönelik çabaları” nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.

Ellen Johnson Sirleaf, kadınların politikadaki yerini ve Afrika’daki demokrasiyi ilerletme konusundaki kararlılığı nedeniyle global bir ilham kaynağıdır. 2018’de görev süresi sona erdikten sonra, kadınların liderlikteki rolünü artırmaya ve genç liderleri eğitmeye devam etmiştir.

Aung San Suu Kyi (1945-günümüz)

Kadın liderler
Aung San Suu Kyi (1945-günümüz)

Aung San Suu Kyi, Myanmar’daki demokrasi mücadelesinde önemli bir figür ve Nobel Barış Ödülü sahibidir. Uzun yıllar boyunca ev hapsinde tutuldu ve ülkesindeki askeri hükümete karşı demokratik reformlar için mücadele etti.

Aung San Suu Kyi, 1945’te Burma’da (şimdi Myanmar) doğdu. Babası Aung San, ülkenin bağımsızlık mücadelesinde önemli bir liderdi ancak Suu Kyi daha küçükken öldürüldü. Suu Kyi, Oxford Üniversitesi’nde eğitim aldı ve Birleşik Krallık’ta yaşamaya başladı.

1988’de, ülkesindeki askeri hükümete karşı büyük ölçekli protestolar sırasında Myanmar’a döndü. O yıl, demokratik reformları savunan bir parti olan Ulusal Demokrasi Birliği’ni (NLD) kurdu ve lideri oldu. Ancak, askeri hükümet onu ev hapsine aldı ve 1989’dan 2010’a kadar neredeyse kesintisiz bir şekilde ev hapsinde tutuldu.

Bu süre zarfında, Aung San Suu Kyi, demokrasi ve insan hakları konusundaki inançlarından dolayı uluslararası tanınırlık kazandı. 1991’de, “barışçıl demokratik reformlar ve Myanmar halkının insan hakları için mücadelesi” nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.

2010’da serbest bırakıldıktan sonra, Suu Kyi aktif politikaya döndü ve 2015’te ülkesinin lideri oldu. Ancak, liderliği boyunca, özellikle Rohingya Müslüman azınlığına yönelik şiddet eylemlerine tepkisi nedeniyle eleştirilere maruz kaldı. 2021’de, askeri bir darbe sonucunda görevden alındı ve hapsedildi.

Aung San Suu Kyi’nin hayatı ve kariyeri, demokrasi ve insan hakları için mücadele ve politikada kadınların ne kadar ileri gidebileceğinin güçlü bir örneğidir. Ancak, liderliği boyunca aldığı eleştiriler ve devam eden siyasi durumu, karmaşık bir miras bırakmaktadır.

Benazir Bhutto (1953-2007)

Kadın Liderler
Benazir Bhutto (1953-2007)

Benazir Bhutto, Pakistan’ın iki kez başbakanlık yapmış ve Müslüman bir ülkede seçilmiş ilk kadın başbakanıdır. Güçlü bir politik lider ve demokratik reformların savunucusu olarak bilinen Bhutto, kariyeri boyunca sürekli olarak ailevi, politik ve yolsuzlukla ilgili sorunlarla karşı karşıya kaldı.

1953’te Karachi, Pakistan’da doğan Benazir Bhutto, ünlü Bhutto ailesinin bir üyesiydi. Babası, Zulfikar Ali Bhutto, 1970’lerde Pakistan’ın başbakanıydı. Benazir, Harvard ve Oxford üniversitelerinde eğitim aldı ve ardından Pakistan’a döndü.

Babasının 1977’deki askeri darbe sonrası idam edilmesi, Benazir Bhutto’yu politikanın ön saflarına itti. Pakistan Halk Partisi’nin (PPP) lideri oldu ve babasının politikalarını, özellikle de demokratik reformları savunmaya devam etti. Ancak, aynı zamanda politik rakipleri tarafından yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı.

1988’de, Genel Zia-ul-Haq’ın ölümü ve ardından yapılan genel seçimler sonucunda Bhutto, Pakistan’ın başbakanı oldu. Bu, bir İslam ülkesinde seçilmiş ilk kadın başbakan olma unvanını kazandırdı. Ancak, iki dönem boyunca sürekli olarak politik istikrarsızlık ve yolsuzluk iddiaları ile karşı karşıya kaldı.

2007’de, birkaç yıl sürgünde yaşadıktan sonra Pakistan’a dönüş yaptı ve başbakanlık için yeniden seçimlere girdi. Ancak, bir seçim mitingi sırasında bir suikast sonucu öldürüldü.

Bhutto’nun ölümü, hem Pakistan’da hem de dünya çapında büyük bir şok yarattı ve onun mirası, ülkesinde ve genel olarak kadın liderlikte önemli bir rol oynadı. Bununla birlikte, yolsuzluk iddiaları ve politik istikrarsızlık, onun kariyerini ve mirasını belirleyen unsurlardan olmuştur.

Angela Merkel (1954-günümüz)

Kadın Liderler
Angela Merkel (1954-günümüz)

Angela Merkel, Almanya’nın 2005’ten 2021’e kadar hizmet veren ilk ve bugüne kadar tek kadın başbakanıdır. Merkel, Hristiyan Demokrat Birliği’nin (CDU) lideri olarak, Almanya’nın ve Avrupa Birliği’nin en güçlü liderlerinden biri olmuştur. Merkel’in dönemi, genellikle pragmatik ve dikkatli liderlik ile tanımlanır.

1954’te Doğu Almanya’da doğan Merkel, bir fizikçi olarak eğitim gördü ve bir bilim insanı olarak kariyerine başladı. Ancak, 1989’da Berlin Duvarı’nın düşüşünün ardından politikaya girdi ve Hristiyan Demokrat Birliği’ne katıldı.

1990’da Almanya’nın yeniden birleşmesinden sonra, Merkel federal hükümette çeşitli bakanlık görevlerinde bulundu. 2000’de, CDU’nun liderliğini devraldı ve 2005’te Almanya’nın başbakanı oldu.

Başbakanlık dönemi boyunca, Merkel, Euro Bölgesi borç krizi, göç krizi ve COVID-19 pandemisi gibi bir dizi önemli olayla karşı karşıya kaldı. Bu zorluklara rağmen, dikkatli ve dengeli bir liderlik sergileyerek güçlü bir şekilde yönetti.

Merkel ayrıca iklim değişikliği konusunda da aktif oldu ve Almanya’yı yenilenebilir enerjiye geçiş konusunda lider bir ülke haline getirme çabalarında bulundu.

2021’de, Merkel, 16 yıl süren başbakanlık döneminden sonra emekli oldu. Görev süresi boyunca, hem Almanya’nın hem de Avrupa’nın politik ve ekonomik sahnelerinde büyük bir etkisi oldu ve kadınlar için bir öncü ve ilham kaynağı oldu.

Wangari Maathai (1940-2011)

Kadın Liderler
Wangari Maathai (1940-2011)

Wangari Maathai, Kenyalı bir çevre aktivisti, akademisyen, feminist ve politik liderdir. Kendisi, çevre koruma ve kadın haklarına yönelik çabaları nedeniyle 2004 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen ilk Afrikalı kadın olmuştur.

Maathai, 1940 yılında Kenya’da doğdu ve Amerika Birleşik Devletleri’nde biyoloji alanında yüksek öğrenim gördü. Daha sonra Kenya’ya döndü ve Nairobi Üniversitesi’nde akademisyen olarak çalıştı. Burada, Kenya’nın bağımsızlığını kazanmasının ardından gelişmekte olan ekonomisinin çevresel maliyetlerini gözlemleyerek, ağaç dikme ve çevre koruma projeleri başlattı.

1977 yılında, Maathai Yeşil Kuşak Hareketi’ni kurdu. Bu hareket, ağaç dikme ve çevre koruma projelerini birleştirdi, böylece hem toprak erozyonunu önlemeye hem de yerel kadınlara ekonomik fırsatlar sağlamaya yardımcı oldu. Bu proje, çevresel koruma ve toplumsal cinsiyet eşitliği arasındaki bağlantıyı vurgulayan bir örnekti.

1997’de ve 2002’de Kenya’da başkanlık için seçimlere girdi ancak başarısız oldu. Ancak, 2002’de parlamentoya seçildi ve çevre, doğal kaynaklar ve vahşi yaşam bakanı olarak atandı. Bu görev, bir hükümette bu tür bir pozisyon için seçilen ilk Afrikalı kadın olmasını sağladı.

2004 yılında, “sürdürülebilir kalkınma, demokrasi ve barış çabaları” nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. Maathai, 2011 yılında öldü ancak mirası, hem çevresel aktivizmde hem de kadınların haklarının ilerletilmesinde önemli bir rol oynar. Maathai’nin çalışmaları, çevresel koruma ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin birbirine ne kadar bağlı olduğunu göstermektedir.

Christine Lagarde (1956-günümüz)

 

Christine Lagarde (1956-günümüz)

Christine Lagarde, Fransız bir politikacı ve ekonomisttir. Dünya Ekonomik Forumu tarafından “dünyanın en güçlü 8. kadını” olarak seçilen Lagarde, 2011’den 2019’a kadar Uluslararası Para Fonu (IMF) başkanlığı yapmıştır. Aynı zamanda 2019’dan beri Avrupa Merkez Bankası (ECB) başkanı olarak görev yapmaktadır.

Lagarde, 1956’da Fransa’da doğdu. Hukuk eğitimi aldıktan sonra avukat olarak çalışmaya başladı ve bir süre sonra siyasete atıldı. 2005-2011 yılları arasında Fransa Ekonomi, Sanayi ve İstihdam Bakanı olarak görev yaptı. Bu dönemde, küresel ekonomik krizle mücadelede aktif bir rol oynadı ve Fransa’nın ekonomik politikalarını şekillendirdi.

2011’de Uluslararası Para Fonu’nun başkanlığına seçilen Lagarde, bu görevi 2019 yılına kadar sürdürdü. IMF başkanı olarak, küresel ekonomik istikrarı sağlamak, kriz dönemlerinde ülkelerin finansal yardımına liderlik etmek ve uluslararası ekonomik politikaların şekillendirilmesine katkıda bulunmak gibi önemli sorumlulukları üstlendi.

2019’da Lagarde, Avrupa Merkez Bankası başkanı olarak atandı. Bu görevi sırasında, Euro Bölgesi’nin para politikasını yönlendirme, fiyat istikrarını sağlama ve ekonomik büyümeyi teşvik etme gibi önemli görevleri üstlenmektedir.

Christine Lagarde, güçlü liderlik becerileri ve ekonomi alanındaki uzmanlığıyla tanınır. Kadın liderler arasında önemli bir figür olan Lagarde, küresel ekonomi ve mali politika alanında etkili bir şekilde çalışmaktadır.

Kamala Harris (1964-günümüz)

 

Kamala Harris, Amerika Birleşik Devletleri’nin 46. başkan yardımcısıdır ve tarihteki ilk kadın, ilk Afrika kökenli Amerikalı ve ilk Güney Asyalı Amerikalı başkan yardımcısıdır. Harris, Joe Biden ile birlikte 2021’de göreve başladı.

1964’te Kaliforniya’da doğan Harris, hukuk alanında eğitim aldı ve avukat olarak çalıştı. 2003-2011 yılları arasında San Francisco Bölge Savcısı olarak görev yaptı ve 2011-2017 yılları arasında Kaliforniya Eyaleti Savcısı olarak görev yaptı. Bu görevleri sırasında, suçla mücadele, insan hakları ve adalet konularında aktif bir şekilde çalıştı.

2017-2021 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri Senatörü olarak görev yaptı ve bu dönemde Senato Adalet Komitesi’ne üye oldu. 2020’de Demokrat Parti’nin başkan adayı Joe Biden’ın başkan yardımcısı olarak seçildi.

Kamala Harris, Amerikan tarihindeki birçok kırılma noktasını temsil eden önemli bir figürdür. Kadınların liderlikteki rolünü ilerletme, ırk ve etnik çeşitlilik konularında ilham verici bir örnektir. Aynı zamanda, adalet ve insan hakları gibi konulara odaklanan bir politikacı olarak tanınır.

Harris, başkan yardımcısı olarak görev süresi boyunca, Biden yönetimiyle birlikte bir dizi önemli konuda çalışmaktadır. Bu arasında COVID-19 pandemisiyle mücadele, ekonomik iyileşme, iklim değişikliği, göç politikaları ve sosyal adalet reformları gibi konular yer almaktadır. Kamala Harris, Amerika ve dünya politikasında etkili bir lider olarak tanınmaktadır.

Malala Yousafzai (1997-günümüz)

Malala Yousafzai, Pakistanlı bir aktivist ve eğitim savunucusudur. Kız çocuklarının eğitim hakkını savunmasıyla uluslararası alanda tanınmış ve genç yaşta Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmüştür.

1997’de Pakistan’ın Kuzeybatı Sınır Bölgesi’nde doğan Malala, Swat Vadisi’nde Taliban’ın eğitim yasağını protesto eden bir blog yazarı olarak tanınmaya başladı. Kızlar için eğitim hakkını savunan yazıları ve cesur duruşu, yerel ve uluslararası düzeyde büyük bir ilgi uyandırdı.

2012’de, okul dönüşünde Taliban militanları tarafından saldırıya uğradı ve başından ciddi şekilde yaralandı. Saldırıdan sonra, tedavisi için Birleşik Krallık’a götürüldü ve orada eğitimine devam etti. Bu saldırı, dünya çapında geniş bir destek ve ilgi görmesine yol açtı.

Malala, eğitim hakkı konusunda uluslararası bir figür haline geldi ve dünya liderlerinin dikkatini çekti. 2013’te, 16 yaşında, Pakistan’daki kız çocuklarının eğitimi konusundaki çalışmaları ve cesur duruşu nedeniyle Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü.

Malala, eğitim savunucusu olarak dünya çapında etkisini sürdürdü. 2013’te Malala Fonu’nu kurarak, dünya genelinde kız çocuklarının eğitimine destek sağladı. Aynı zamanda birçok ülkede konuşmalar yaparak, eğitim eşitliği ve kadın hakları konularında farkındalık yaratmaya devam etti.

Malala Yousafzai, cesaretli duruşu ve eğitim hakkı konusundaki tutkusuyla genç nesiller için bir ilham kaynağıdır. Uluslararası alanda tanınan ve sesini duyuran genç bir aktivist olarak, eğitim eşitliğinin sağlanması ve kız çocuklarının güçlenmesi için savaşmaktadır.

Greta Thunberg (2003-günümüz)  

Greta Thunberg, İsveçli genç iklim aktivisti ve çevre savunucusudur. 2003 doğumlu olan Thunberg, küresel iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve politikacılara daha sürdürülebilir bir dünya için harekete geçmeleri çağrısında bulunmak amacıyla 2018’de iklim grevi eylemleriyle dünya genelinde tanınmıştır.

Greta, 15 yaşındayken İsveç’te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi’ne katılmak için okulda grev yapma kararı aldı. “Okul Grevi İklim İçin” adlı kampanyasıyla birlikte her Cuma günü okulu grev yaparak iklim eylemleri başlattı. Basın ve sosyal medya aracılığıyla sesini duyurdu ve diğer gençleri de iklim hareketine katılmaya teşvik etti.

Greta Thunberg, BM Genel Kurulu, Davos Ekonomik Forumu ve diğer önemli platformlarda konuşmalar yaparak politikacılara iklim değişikliği konusunda harekete geçmeleri için çağrıda bulundu. İklim eylemleri ve genç aktivizm aracılığıyla uluslararası alanda büyük bir etki yarattı.

Thunberg, Time dergisi tarafından 2019 yılının “Yılın Kişisi” seçildi ve 2019 yılında İsveç’in Right Livelihood Ödülü’ne layık görüldü. Ayrıca, 2020 yılında 17 yaşında iken Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi.

Greta Thunberg, küresel iklim değişikliği krizine dikkat çekerek gençlerin ve insanların iklim eylemi yapma konusundaki sorumluluğunu vurgulamıştır. Aktivist olarak, politikacılara ve dünya liderlerine daha sürdürülebilir bir gelecek için daha fazla eylem çağrısı yapmaktadır.

Bu örnekler, kadın liderlerin toplumları, ülkeleri ve dünyayı nasıl şekillendirebileceğini ve zorluklara rağmen başarıya ulaşabileceğini göstermektedir. Her biri, güçlü bir lider olmanın ne anlama geldiğini ve zorlukların üstesinden gelme konusunda ilham verici bir örnek teşkil etmektedir.

 

Aile önemlidir…

 

Bir önceki yazımız olan Haftalık Burç Yorumları 15-21 Mayıs başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu